Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Almanya ziyareti sırasında Welt am Sonntag gazetesine önemli açıklamalarda bulundu. Fidan, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın seyrine dair değerlendirmelerde bulunarak, tarafların barışa daha fazla hazır olduklarını belirtti. İki tarafın da yaşanan yıkım ve acıların boyutunu artık daha iyi anladığını vurgulayan Fidan, bu durumun uluslararası ilişkilerde yeni bir dönemin habercisi olduğunu ifade etti. Türkiye’nin bu süreçte nasıl bir rol üstleneceği ise merak konusu.
Fidan, Rusya’nın belirli şartlar altında bir ateşkes ve kapsamlı bir barış anlaşması kabul etmeye hazır olduğunu dile getirdi. Bu durumun, yalnızca Ukrayna için değil, tüm Avrupa için kalıcı istikrar sağlama açısından büyük önem taşıdığını belirtti. Ayrıca, savaşın Rusya’ya maliyetinin büyük olduğuna dikkat çeken Fidan, Türkiye’nin bu süreçte barış anlaşmasına katkı sağlayacak adımlar attığını belirtti. Ancak, anlaşma sürecinde dikkat edilmesi gereken unsurların bulunduğuna da vurgu yaptı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un açıklamalarına atıfta bulunan Fidan, NATO ile diğer uluslararası gözlemci birlikleri arasındaki farkları açıkladı. NATO’nun 5. maddesi gibi güvenlik garantilerinin önemine değinen Bakan, Avrupa ülkelerinin egemen bir ülkenin bu konuyu kendisinin kararlaştırması gerektiği yönündeki görüşlerine katıldığını dile getirdi. Fidan, her ülkenin ulusal güvenliğini koruma hakkına sahip olduğunu hatırlatarak, bu bağlamda yapılacak barış anlaşmasının büyük bir fırsat olduğunu sözlerine ekledi.
Fidan, barış anlaşmasının tarafların birbirine saldırmayacağına dair net taahhütler içermesi gerektiğini vurguladı. Bu tür bir anlaşmanın sağlanması durumunda, bölgede 50, 60 veya 70 yıl boyunca barışın tesis edilebileceğini belirtti. Ancak, bu sürecin her iki tarafın da güvenlik önlemlerinden vazgeçmesi anlamına gelmeyeceğini ifade etti. Hem Avrupalıların hem de Rusların bu süreçte hazırlıklarını sürdüreceğini belirten Fidan, zamanın barışın ne kadar sürdürülebileceğini göstereceğini de sözlerine ekledi.
Bakan Fidan, Rusya'nın Avrupa'ya yönelik hibrit saldırılarına da dikkat çekti. Su altı altyapısına yönelik saldırılar, havaalanları üzerindeki insansız hava araçları ve siber saldırılar gibi tehditlerin varlığı, Türkiye'nin Rusya'yı bir tehdit olarak görmekte olduğunu ortaya koyuyor. Fidan, Türkiye'nin komşularıyla dostane ilişkiler geliştirmeye çalıştığını, ancak gerektiğinde tepkilerini de ortaya koyduklarını ifade etti. Bu bağlamda, Türkiye’nin hem kendi ulusal çıkarlarını koruma hem de komşularıyla barış içinde yaşama arzusunun önemine değindi.
Geçmişte yaşanan çatışmaların ve Türkiye'nin Rusya ile olan diyaloglarının önemine vurgu yapan Fidan, Türkiye’nin Avrupa ile işbirliği ve senaryolar geliştirme konusunda aktif bir rol üstlendiğini belirtti. Avrupa güvenlik yapısının NATO’ya dayandığını ifade eden Fidan, Avrupa ülkelerinin bu yapıyı sürdürmek istemesi gerektiğini söyledi. Ayrıca, Ukrayna savaşının Avrupa savunma sanayisini zayıflattığını ve bu alanda büyük yatırımlar yapılması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Son olarak, Fidan, Suriye’nin ekonomik krizden yavaş yavaş toparlandığını ve Türkiye'den Suriye'ye geri dönen göçmen sayısının arttığını belirtti. Suriye’nin bu kişiler için bir vatan olduğunu ve ekonomik fırsatların oluşabileceğini vurgulayan Fidan, bölgedeki ülkelerin Suriye’nin sorunlarını çözmek için ortak bir çaba içinde olduğunu söyledi. Ancak, bu süreçte en büyük riskin İsrail olduğunu ifade ederek, İsrail'e güvenlik endişelerini bildirmeleri gerektiğini belirtti. Fidan, bu tehditlere bombardımanlarla yanıt verilmesinin başka bir mesaj vereceğini de sözlerine ekledi.
Yorumlar
Toplulukla düşüncelerini paylaş
İlk yorumu sen yaz.