Blaundos Antik Kenti, tarih boyunca önemli bir yerleşim yeri olarak biliniyor. Büyük İskender'in Anadolu seferi sırasında Makedonya'dan gelen askerlerin yerleştiği bu antik kent, aynı zamanda "garnizon kenti" olarak adlandırılıyor. Günümüzde Uşak il sınırları içerisinde bulunan Blaundos'ta devam eden kazı çalışmaları, kentin tarihi ve kültürel değerlerini gün yüzüne çıkarmaya devam ediyor. Kazı ekipleri, antik kentin 2000 yıllık stadyumunda yürütülen çalışmalar sırasında önemli bir bulguya ulaştı ve stadyum duvarında bir heykel tespit edildi.

Heykelin bulunduğu yer, Ulubey Kanyonu'nun derin vadisine bakan stadyumun giriş kapısının hemen solundaki duvar bölümü. Kazı ekibi, bu heykelin kolları, bacakları ve başı olmayan bir erkek figürü olduğunu belirtti. Bulunan heykel, Uşak Müzesi'ne nakledildi ve burada konservasyon sürecine alındı. Kazı çalışmaları sırasında elde edilen bu bulgu, antik kentin tarihi dokusunu ve mimari yapısını daha iyi anlamak için önemli bir adım teşkil ediyor. Heykelin, bulunduğu yer itibarıyla stadyumun önemli bir sosyal ve kültürel işlevi olduğunu da gözler önüne seriyor.

Blaundos Antik Kenti Kazı Başkanı ve Uşak Müzesi Müdürü Şerif Söyler, bu heykelin bulunduğu kazı alanında yapılan çalışmaların kapsamı hakkında bilgi verdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen "Geleceğe Miras Projesi" çerçevesinde yürütülen kazıların yıl boyunca sürdüğünü belirten Söyler, bu yılki çalışmaların Kuzey Tapınağı, ana cadde ve stadyum bölgesinde yoğunlaştığını ifade etti. Ayrıca, kentin girişindeki su kemerlerinin ikinci etap restorasyon çalışmalarının tamamlandığını aktardı. Bu çalışmalar, antik kentin turistik potansiyelini artırarak bölgenin kültürel mirasını koruma amacını taşıyor.

Heykelin özellikleri ve tarihi değeri hakkında yapılan incelemeler de oldukça dikkat çekici. Söyler, heykelin boyutlarının 87 santimetre yüksekliğinde ve 47 santimetre genişliğinde olduğunu belirtti. İlk incelemelere göre, bu heykelin Milattan Sonra 2. yüzyıla tarihlendiği düşünülüyor. Heykelin, Bizans döneminde duvar dolgusu olarak kullanıldığı ve bu nedenle günümüze kadar sağlıklı bir şekilde ulaşabildiği kaydedildi. Bu durum, antik dönemde kullanılan malzemelerin ve yapıların ne kadar önemli bir koruma mekanizması sağladığını gözler önüne seriyor.

Kazı çalışmalarının devam etmesi, hem bilimsel hem de kültürel açıdan büyük bir önem taşıyor. Heykelin, Uşak Müzesi'nin laboratuvarında konservasyon ve restorasyon çalışmaları sonrası sergilenmesi planlanıyor. Bu sayede, hem bilim insanları hem de ziyaretçiler, antik döneme ait bu önemli eseri yakından inceleme fırsatı bulacak. Kazı ekibi, heykelin sergilenmesi için ayrıca teşhir ve tanzim çalışmaları yapmayı da gündemine aldı. Bu süreç, hem araştırmacılar hem de tarih meraklıları için büyük heyecan uyandırıyor.

Blaundos Antik Kenti'nde yürütülen kazı çalışmalarının yanı sıra, yerel halk ve vatandaşların konuya olan ilgisi de dikkat çekiyor. Uşak ve çevresindeki vatandaşlar, antik kentin keşfi ve kazı süreçleri hakkında bilgi sahibi olmak için müzeye ve kazı alanına ziyaretler düzenliyor. Bu durum, halkın tarihi ve kültürel mirasa olan duyarlılığının artmasına katkı sağlıyor. Ayrıca, kazı çalışmalarının getirdiği turistik hareketlilik, bölge ekonomisine de olumlu yönde etki ediyor. Bu durum, yerel işletmelerin kazanç sağlamasına ve bölgenin tanıtımına yardımcı oluyor.

Geçmişteki yerleşim alanlarının gün yüzüne çıkarılması ve korunması, yalnızca arkeologlar ve tarihçiler için değil, aynı zamanda genel kamu için de büyük bir fırsat sunuyor. Blaundos Antik Kenti'nin günümüzdeki durumu, geçmişe ait izlerin nasıl korunabileceğini ve geleceğe taşınabileceğini gösteriyor. Bu tür çalışmalar, geçmişin gizemlerini gün ışığına çıkararak, gelecek nesillere aktarılmasını sağlıyor. Dolayısıyla, Blaundos'taki kazı çalışmaları, hem tarihsel hem de kültürel bir mirasın korunmasına yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Sonuç olarak, Blaundos Antik Kenti’nde bulunan 1800 yıllık heykel, bu alandaki kazı çalışmalarının ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Bulunan eserlerin korunması, restorasyonu ve sergilenmesi, hem bilimsel araştırmalar hem de kültürel mirasın korunması açısından kritik bir rol oynuyor. Böylece, geçmişten günümüze uzanan tarihi bağların güçlenmesine ve toplumun tarih bilincinin artmasına katkı sağlanmış oluyor. Kazı çalışmalarının devam etmesi, gelecekte daha birçok tarihi bulgunun gün yüzüne çıkmasına olanak tanıyacak.