Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Gazze'deki sağlık kriziyle ilgili önemli bir açıklama yaptı. Ghebreyesus, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda, Gazze'den tıbbi tahliyelere dair güncel durumu aktardı. Bölgede yaşanan çatışmalar ve sağlık altyapısının çökmesi nedeniyle, hastaların tedavi için yurt dışına çıkarılmalarının zorlaştığına dikkat çekti. Bu bağlamda, DSÖ'nün Gazze'den tahliye edilen hastalarla ilgili süreçleri nasıl yönettiğini ve bu süreçlerin aciliyetini ele almak büyük bir önem taşıyor.
Ghebreyesus, Gazze'de mevcut olmayan ileri düzey tedavi gerektiren hastaların durumu hakkında da bilgi verdi. Son dönemde 18 hasta ile 54 refakatçisinin Ürdün ve Türkiye'ye tıbbi tahliyesinin gerçekleştirildiğini belirtti. Bu hastalar arasında kanser, travma yaralanmaları ve doğum kusurları gibi kritik sağlık sorunları yaşayan bireyler bulunuyor. Sağlık hizmetlerinin yetersizliği nedeniyle Gazze'de yaşayan bu hastaların acılarının her geçen gün arttığı ifade ediliyor. DSÖ, bu tür tahliye işlemlerinin gerçekleştirilmesi için Filistinli yetkililerle iş birliği yaparak önemli bir rol üstleniyor.
Açıklamalarında Ghebreyesus, son iki yıl içinde 10 bin 620'den fazla hastanın Gazze'den tahliye edildiğini, bu sayıdan 5 bin 600'ünün çocuk olduğunu vurguladı. Ancak, bu başarıya rağmen, hala 16 bin 500'den fazla hastanın kritik tedavi için tahliye edilmek üzere beklediği bilgisini paylaştı. Bu durum, bölgede sağlık sisteminin ne kadar zor durumda olduğunu ve acil müdahale gerektiren pek çok insanın hayatının tehlikede olduğunu ortaya koyuyor. DSÖ, bu sorunun çözülmesi için uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırdı.
Ghebreyesus, daha fazla ülkenin dayanışma göstererek Filistinli hastaları kabul etmeleri gerektiğini belirtti. Bu çerçevede, özellikle Batı Şeria ve Doğu Kudüs dahil olmak üzere tüm tahliye koridorlarının açılması gerektiğine dikkat çekti. Sağlık alanında yaşanan bu kriz, sadece Gazze'yi değil, aynı zamanda bölgedeki genel sağlık sistemini de etkilemektedir. Uluslararası toplumun bu konuda harekete geçmemesi durumunda, halk sağlığı açısından daha ciddi sorunların baş göstermesi kaçınılmaz görünüyor.
Gazze'deki sağlık durumu, yalnızca hastaların tedavi edilmesi gereken bir konu değil, aynı zamanda insani bir kriz olarak da değerlendirilmelidir. Yetersiz sağlık hizmetleri ve çatışmalar, Gazze'deki insanların yaşamlarını tehdit eden pek çok sorunu beraberinde getiriyor. Bu nedenle, sağlık kuruluşlarının yaptığı tahliye işlemleri, bu krizin üstesinden gelinmesi açısından büyük bir önem arz ediyor. Ancak, bu süreçlerin daha geniş bir destekle güçlendirilmesi gerektiği de aşikâr.
Bölgedeki sağlık krizine karşı halkın tepkileri de dikkat çekici. Gazze'de yaşayan insanlar, sağlık hizmetlerine erişimde yaşadıkları zorlukları ve tedavi için yurt dışına çıkarılmayı bekleyen hasta yakınlarının yaşadığı çaresizliği dile getiriyor. Sosyal medyada yapılan paylaşımlar ve çeşitli platformlarda yapılan çağrılar, halkın bu konuda ne kadar hassas olduğunu gözler önüne seriyor. Sağlık sisteminin çökmesi, bireylerin hayatlarını doğrudan etkilerken, aynı zamanda toplumsal bir travmaya da neden oluyor.
Sonuç olarak, Gazze'deki sağlık krizi, yalnızca yerel bir sorun olmaktan çıkmış, uluslararası bir insani kriz haline gelmiştir. DSÖ ve diğer sağlık kuruluşlarının yürüttüğü tahliye işlemleri, bu krizin üstesinden gelinmesi adına önemli bir adım olsa da, hala yapılması gereken çok şey var. Gazze'deki 16 bin 500'den fazla hasta, acil tedavi beklerken, uluslararası toplumun bu duruma kayıtsız kalması düşünülemez. Sağlık sisteminin yeniden inşası ve hastaların tedaviye erişiminin sağlanması için daha fazla iş birliği ve dayanışma şarttır.
Yorumlar
Toplulukla düşüncelerini paylaş
İlk yorumu sen yaz.