Gazze Şeridi'nde yaşanan çatışmalar ve sürekli artan insani kriz, sağlık hizmetlerinin sunumunu derinden etkilemiş durumda. Bu çerçevede, Şifa Tıp Kompleksi yönetimi, hastanenin bahçesinde defnedilen cenazelerin nakil işlemlerine yönelik önemli bir açıklama yaptı. Bakanlık tarafından yapılan duyuruda, 7 Aralık 2025 tarihinden itibaren bu cenazelerin nakline başlanacağı belirtildi. Ayrıca, ölenlerin yakınlarının hastane yönetimiyle iletişime geçmeleri gerektiği vurgulandı. Bu tarihten sonra, kimliği belirlenemeyen tüm cenazelerin Deyr el-Belah mezarlığına nakledileceği ifade edildi. Bu durum, hem sağlık hizmetlerinin yeniden yapılandırılması hem de cenaze işlemlerinin düzenlenmesi açısından kritik bir adım olarak değerlendiriliyor.

Şifa Hastanesi, yaşanan çatışmalar sırasında Filistinliler için önemli bir cenaze yeri haline gelmişti. Özellikle İsrail'in gerçekleştirdiği saldırılar sırasında, cenazelerin hastane bahçesine gömülmesi, yerel halkın çaresizliğini gözler önüne seriyor. Geçici ve toplu mezarların oluşturulması, insanların ölülerini saygıyla gömme imkanından mahrum kalmaları sonucunu doğurmuştur. Bu bağlamda, Gazze'nin kuzey kesiminde ve abluka altındaki bölgelerde, cenazelerin hastane bahçeleri, okul bahçeleri ve sokaklara rastgele gömülmesi, insani krizin ne boyutlara ulaştığını göstermektedir. Bu durum, sadece kayıpların sayısını artırmakla kalmamış, aynı zamanda toplumsal ve duygusal travmalara da yol açmıştır.

Şifa Tıp Kompleksi'nin bahçesinde bulunan cenazelerin nakli, süreci daha insani bir hale getirmek adına atılan bir adım olarak değerlendiriliyor. Bakanlık yetkilileri, yıkılan binaların yerine alternatif sahra genişletmeleri kurarak, sağlık hizmetlerinin yeniden düzenlenmesi ve rehabilite edilmesi gerektiğini vurguladılar. Bu çaba, Gazze'deki mevcut sağlık durumunu iyileştirmek ve insanların cenazelerine saygı göstermek için kritik bir öneme sahip. Ayrıca, hastanenin yeniden yapılandırılması, sağlık çalışanlarının moralini yükseltecek ve bölgedeki sağlık hizmetlerinin kalitesini artıracaktır.

Ancak, bu süreçte yaşananlar sadece sağlık hizmetleri ile sınırlı değil. Gazze'de yaşanan bu insani kriz, toplumun genel yapısını da etkilemiş durumda. Şifa Hastanesi'nde bulunan toplu mezarların keşfi, bölgedeki halkın yaşadığı travmanın bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Mayıs 2024'te sağlık ekipleri tarafından yapılan bu keşif, toplumsal hafızada silinmez izler bırakmıştır. Toplu mezarların varlığı, insanların duyduğu acıyı, kayıplarını ve yaşadıkları dehşeti bir kez daha gün yüzüne çıkarmaktadır. Bu durum, özellikle o dönemde kaybedilenlerin aileleri için tarifsiz bir acı kaynağı olmuştur.

İsrail ordusunun Şifa Hastanesi'ne düzenlediği baskınlar, bu durumu daha da kötüleştirmiştir. Kasım 2023 ve Mart 2024 tarihlerinde gerçekleştirilen bu baskınlar, hastanenin bazı binalarının ve bölümlerinin yıkılmasına neden olmuş, sağlık hizmetlerinin sunumunu ciddi şekilde aksatmıştır. Bu baskınlar, sadece fiziksel bir yıkım yaratmakla kalmamış, aynı zamanda bölgedeki halkın psikolojik durumunu da olumsuz etkilemiştir. Böylece, sağlık hizmetlerinin verimliliği azalırken, hastane çalışanlarının ve hasta ailelerinin yaşadığı stres ve kaygı da artmıştır.

Yerel halkın tepkileri ise bu süreçte son derece önemli bir unsurdur. Şifa Hastanesi'nde yaşananlar, Gazze halkının duygusal ve psikolojik durumunu derinden etkiledi. İnsanlar, cenazelerini gömecek yer bulamamanın getirdiği çaresizlikle baş başa kalmış durumda. Bu durum, toplumsal dayanışmanın önemini artırırken, halkın birlikte hareket etme ihtiyacını da pekiştirmiştir. Yerel dernekler ve insan hakları kuruluşları, cenazelerin onurlu bir şekilde gömülmesi için kampanyalar düzenlemekte ve bu konuda halkı bilinçlendirmeye çalışmaktadır.

Sonuç olarak, Gazze'deki Şifa Hastanesi'nin bahçesinde bulunan cenazelerin nakli, hem sağlık hizmetlerinin yeniden yapılandırılması hem de insani bir sorumluluk olarak öne çıkıyor. Bu süreç, bölgedeki halkın yaşadığı acıları hafifletme çabası olarak değerlendiriliyor. Ancak, yaşananların bıraktığı travmalar ve kayıplar, Gazze halkının hafızasında silinmez izler bırakmaya devam ediyor. Gelecekte, bu tür adımların, insanlık onuruna uygun bir şekilde atılması ve toplumun yeniden inşa edilmesi için önemli bir başlangıç olacağı umulmaktadır.