Gençlere “Evliliği ertelemeyin!” çağrısı.
Yazıya oturduğumda iktidara çok yakın bir kanalın bu KJ’sini gördüm.
Gençler bir an evvel evlenmeye davet ediliyor.
Ne zaman evlensin gençler?
Bir an evvel…
12 yıl mecburi eğitim bitince, artı, üniversite bitince, artı işlerini güçlerini oturtunca…
Hane halkının insanca yaşayabileceği bir standardı tutturacak hale gelince…
Bir an önce!
*
Sayın Cumhurbaşkanı açıkladı, yılbaşından itibaren gençlere sağlanacak evlilik teşvikleri arttırılacakmış…
250 bin lira (ya da biraz daha fazlası) ne kadar teşvik eder, evlenme kararının alınmasında ne kadar etkili olur bilemem.
Bugünkü maliyetlere baktığımızda, mütevazı denilebilecek evlilikler için dahi, en az 2 milyon lirayı hazırlamak gerekiyor galiba.
İki gönül bir olunca samanlık seyran olur, deseniz de...
Devir o devir değil.
Gençler, televizyonlardan ve çevreden gelen telkinlerin de etkisiyle evlenmeden her bir şeyleri hazır olsun istiyorlar.
Nişanı, düğünü, salonu, takısı, kirası, depozitosu, komisyon parası, evin toparlanması, şusu, busu derken maliyet 2 milyon liranın altına düşmez herhalde.
Yaklaşık 50 bin dolar ediyor bu para…
Bir de sonrası, yuvayı sürdürebilmesi var.
Bizde çalışanların neredeyse yarısı asgari ücretli.
Bazı sektörlerde yarıdan çok daha fazlası.
Bir kişinin maaşı mümkün değil yetmez, onun için de en az iki asgari ücretin bir araya gelmesi gerekiyor.
İki asgari ücretli bir araya gelip yuvayı kurarsa, kıt kanaat geçim olur.
Peki, nasıl olur?
İstanbul’da işe gidip gelenlerin büyük bölümü günde 4-5 saatlerini trafikte geçiriyor.
Evden sabah namazı vakti çıkıp 9’da filan işe varıyorsun.
Akşam namazı vakti de öyle; bu sefer de saat 21’de eve varış.
Şöyle bir soyundun, dökündün, yemek yedin…
Yatma saati!
Hedef olarak ortaya konulan en az 3 çocuk.
Her birine ne kadar vakit ayırabileceksin?
Yok, daha oralara gelmedik…
İki asgari ücretlinin bebeklerine kimler bakacak?
Kaynanalar, kaynatalar…
Olabilir mi?
Neresinden tutsan elinde kalıyor mevzular…
Şimdilerde, (çoğu zaman) üniversite bitirmek pek bir işe yaramıyor.
Devlete kapağı attın, attın…
Atamadınsa, büyük ihtimalle yandın!
Ne yapacaksın?
Büyük ihtimalle asgari ücretle çalışacaksın…
İki asgari ücretli, biri erkek biri dişi.
Mecburi eğitimin süresi 12 yıl olmasaydı, milyonlar 12 sene mecburen okula bağlanmasaydı…
Okumaya hevesli olmayanlar da, 18 yaşını bitirene kadar liseye bağlanmasaydı.
Meslek eğitimi cazip hale getirilseydi…
Çocukların arzu ve kabiliyetleri zamanında keşfedilseydi…
Ona göre uygun mesleklere yönlendirilselerdi…
Üniversitelerin kapıları da beş on soruyu yapabilene açık olmasaydı…
Bu kadar çok lise ve üniversite öğrencimiz olmasaydı.
Üniversite öğrencilerimizin sayısı mesela Almanya’daki kadar olsaydı…
Zamanında aşırı liseleştirme ve üniversiteleştirme yoluna gidilmeseydi…
Bugün, asgari ücretle çalışanların sayısı çok daha az olacaktı.
Zira, birçok vatan evlâdı vakit geçmeden mesleğini eline almış, ustalık makamına ulaşmış olacaktı.
Bir ustayı asgari ücretle çalıştırabilir misiniz?
Hayır…
İyi bir usta, piyasadan asgari ücretin en az 3 katını alır.
Bu durumda, iki asgari ücretlinin bir araya gelmesine pek de gerek kalmaz.
Ev hanımlarının oranı artar…
Gençlerin büyük bölümü evliliği geciktirmez…
Makul yaşta çoluk çocuğa karışır.
Sigortalı sayısı artar, her sigortalıya düşen emekli sayısı azalır…
Sokaklardaki güvenlik artar…
Birçok sorun çözülür…
Yani…
Bazı adımlar niçin atılmıyor, hayret ediyorum!
Siz etmiyor musunuz?
Lise eğitiminin süresi niçin 4 sene?
Biliyor musunuz?
Yorumlar
Toplulukla düşüncelerini paylaş
İlk yorumu sen yaz.