Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), "Dayanıklı Büyüme Ancak Artan Kırılganlıklarla Birlikte" başlıklı Ekonomik Görünüm raporunu yayımladı. Bu raporda, Türkiye ekonomisi için 2024, 2026 ve 2027 yıllarına dair büyüme tahminleri önemli bir şekilde güncellendi. OECD, Türkiye'nin bu yıl yüzde 3,6, 2024'te yüzde 3,3, 2026'da yüzde 3,4 ve 2027'de ise yüzde 4 büyüyeceğini öngörüyor. Bu tahminler, ülkenin ekonomik dinamikleri ve mevcut makroekonomik koşullar göz önünde bulundurularak yapıldı.

OECD, Türkiye'nin büyüme tahminlerini eylüldeki raporuna nazaran yukarı yönlü revize etti. Eylül ayında yapılan tahminlerde, Türkiye ekonomisinin bu yıl ve 2026'da yüzde 3,2 büyümesi bekleniyordu. Ancak, son rapor, Türkiye'nin ekonomik performansının daha güçlü bir seyir izleyeceğini gösteriyor. Bu artışın arkasında, özellikle iç tüketim ve yatırım alanında beklenen iyileşmelerin etkili olacağı düşünülüyor. Ülkenin ekonomik büyümesinin desteklenmesi için sürdürülebilir bir mali yapı oluşturulması gerektiği de vurgulanıyor.

Raporda, Türkiye'deki enflasyon oranlarının da dikkate değer bir şekilde düşeceği öngörülüyor. 2023 yılı için enflasyonun yüzde 34,5'e çıkarak stabilize olacağı, 2026'da ise yüzde 20,8'e gerileyeceği tahmin ediliyor. 2027'de bu oranın daha da düşerek yüzde 11,7 seviyesine inmesi bekleniyor. Bu düşüş, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) uygulayacağı para politikalarının etkisiyle mümkün olacak. Ancak, OECD, enflasyon kalıcı bir şekilde düşene kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürülmesinin önemine dikkat çekiyor.

Para politikası açısından TCMB'nin, mevcut politika faizini 2026 sonunda yüzde 25'e ve 2027 sonunda yüzde 17'ye düşürmesi bekleniyor. Böylece, reel faiz oranının pozitif kalması sağlanacak ve yatırımcı güveninin artmasına katkıda bulunulacak. Bu durum, aynı zamanda mali disiplini koruma çabalarının bir parçası olarak değerlendiriliyor. OECD, Türkiye'nin büyüme potansiyelinin artırılabilmesi için istikrarlı ve öngörülebilir bir düzenleyici çerçevenin sağlanmasının kritik olduğunu vurguluyor.

Bütçe açığı konusunda da olumlu bir gelişme öngörülüyor. 2023 yılı için beklenen bütçe açığının yüzde 3,1 seviyesinden 2027'de yüzde 2,8'e gerilemesi bekleniyor. Bu durum, vergi tabanını genişletmeye yönelik çabaların ve kayıt dışılıkla mücadele çalışmalarının desteklenmesiyle mümkün olacak. Cari açığın 2026 ve 2027 yıllarında sırasıyla yüzde 3,3 ve yüzde 3,4 seviyelerinde gerçekleşmesi öngörülüyor. Böylece, Türkiye'nin mali istikrarı güçlendirilecek ve sürdürülebilir bir ekonomik büyüme sağlanacak.

Türkiye'de işsizlik oranı da dikkat çekici bir gelişim sergiliyor. OECD, bu yıl ve 2026'da işsizlik oranının yüzde 8,4 seviyesinde kalmasını, 2027'de ise yüzde 8,1'e düşmesini öngörüyor. Ekonomik istikrarın sağlanması, yatırımcı güveninin artması ve daha fazla uluslararası sermaye çekmek için istikrarlı bir politik ortamın sağlanması gerektiği ifade ediliyor. Bu bağlamda, hükümetin alacağı önlemler, işsizlik oranlarının kontrol altında tutulmasında büyük rol oynayacak.

OECD, küresel ekonomi tahminlerinde ise büyük bir değişiklik yapmadı. Küresel ekonominin 2023 yılında yüzde 3,2 ve 2026 yılında yüzde 2,9 büyüyeceği öngörülüyor. 2027'de ise hafif bir toparlanma ile büyüme oranının yüzde 3,1 seviyesine yükselebileceği ifade ediliyor. Ancak, dünya ekonomisinin dayanıklılığına rağmen, altta yatan kırılganlıkların devam ettiği vurgulanıyor. Bu durum, ülkelerin makroekonomik politikalarının ve finansal koşullarının güçlendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.

Sonuç olarak, OECD'nin Türkiye'ye yönelik büyüme tahminlerindeki artış, ülkenin ekonomik dinamiklerindeki iyileşmeyi ve uluslararası piyasalardaki gelişmeleri yansıtıyor. Türkiye'nin büyüme potansiyeli, enflasyonun düşmesi, işsizlik oranının kontrol altında tutulması ve mali disiplinin sağlanması ile daha da güçlenebilir. Bu bağlamda, hem hükümetin hem de Merkez Bankası'nın alacağı kararlar, Türkiye'nin ekonomik geleceği açısından belirleyici olmaya devam edecek.