Son yıllarda gayrimenkul yatırımları, birçok insan için bir kazanç kapısı haline gelmişken, bazı dolandırıcılık vakaları bu durumu gölgelemeye devam ediyor. Selçuk İkiz ve arkadaşları, 40 milyon liralık bir yatırım yapmak amacıyla giriştikleri arsa alım sürecinde dolandırıldıklarını iddia ediyor. Altınkale Mahallesi'nde bulunan bir araziye dair yaşanan olaylar, dolandırıcılık şebekelerinin nasıl organize bir şekilde hareket ettiğini gözler önüne serdi. İddiaya göre, İkiz ve diğer mağdurlar, emlakçı olarak tanıtılan H.İ.A ve arsa sahibi B.B. aracılığıyla bu işleme dâhil oldular.

Olayın başlangıcında, Selçuk İkiz ve diğer yatırımcılar, şüphelilerin sunduğu güven verici bilgilerle ikna oldu. Mahkeme sürecinin kısa sürede sonuçlanacağı ve arazinin değerinin yüksek olduğuna dair yapılan vaatler, mağdurların dikkatini çekti. Ancak, iki yıl süren bekleyişin ardından tapu devrinin gerçekleşmemesi üzerine yapılan araştırmalar, arazinin orman vasfında olduğunu ve devrinin mümkün olmadığını ortaya koydu. Bu durum, mağdurların yaşadığı hayal kırıklığını ve dolandırıldıklarını anlamalarını sağladı.

Selçuk İkiz, kendisiyle birlikte toplamda 8 kişinin benzer dolandırıcılık yöntemleriyle mağdur edildiğini öğrenince, hukuki süreç başlatma kararı aldı. Avukatı aracılığıyla savcılığa başvuruda bulunan İkiz, şüphelilerin örgütlü bir şekilde hareket ettiğini ve aralarındaki görev dağılımını gizlediklerini öne sürdü. Ayrıca, şüphelilerin orman arazisi olduğunu bildikleri halde bu durumu gizledikleri için yasal işlem talep etti. Bu süreç, dolandırıcılıkla mücadelede önemli bir adım olarak değerlendirildi.

Soruşturma dosyasına sunulan deliller arasında, şüphelilerin birbirlerini yönlendirdiği iddia edilen video kayıtları dikkat çekti. Görüntülerde, şüphelilerin birbirleriyle iletişim kurarken dikkatli olmaları gerektiğini vurguladıkları ve potansiyel bir şikayet durumunda nasıl davranmaları gerektiği hakkında konuştukları anlaşılıyor. Bu tür deliller, soruşturmanın seyrini etkileme potansiyeline sahip ve şüphelilerin suçlu bulunmaları için önemli bir zemin oluşturuyor.

Mağdurlardan Selçuk İkiz, dolandırıcıların kendilerine "karlı ticaret" vaadiyle yaklaştığını belirtiyor. İlk başta küçük çaplı ticaretlerle güven sağlandığını ve daha sonra büyük bir arsa alımına yönlendirildiklerini ifade ediyor. İkiz, arsanın mahkemelik olduğunu ancak bunun kısa sürede çözüleceği vaadiyle kendilerinin oyalandığını vurguladı. Dolandırıcıların, Milli Emlak üzerinden bilgiye ulaşamayacaklarını bildikleri için mağdurları yıllarca beklettiğine inanıyor.

İkiz ve diğer mağdurlar, arazinin ormana devredildiğini öğrendikten sonra hukuki süreç başlatma kararı aldılar. Topladıkları tüm delillerle birlikte savcılığa suç duyurusunda bulundular. Şu an 8-9 mağdur olmalarına rağmen, bu sayının artabileceği düşünülüyor. İçlerinde 20 milyon lirasını kaptıran ve evini, tarlasını veren kişilerin bulunduğu belirtiliyor. Mağduriyetleri nedeniyle aile içindeki sorunların da arttığı, hatta boşanma aşamasına gelen arkadaşlar olduğu ifade ediliyor.

Toplamda mağdurların kaybettiği miktarın 40 milyon lira civarında olduğu tahmin ediliyor. İkiz, bu durumun kendileri ve aileleri için ciddi bir maddi sıkıntı yarattığını vurguluyor. Mağdurlar, dolandırıcıların hak ettikleri cezayı almalarını talep ediyor ve bu tür dolandırıcılık vakalarının önlenmesi için yetkililerin daha fazla önlem alması gerektiğini düşünüyor. Sonuç olarak, yaşanan bu olay, dolandırıcılık vakalarının ne denli yaygınlaştığını ve dikkatli olunması gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.